DEVAM: 12. Kuşluk
Namazı
حَدَّثَنَا
ابْنُ
نُفَيْلٍ
وَأَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا
سِمَاكٌ
قَالَ قُلْتُ
لِجَابِرِ بْنِ
سَمُرَةَ
أَكُنْتَ
تُجَالِسُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ نَعَمْ
كَثِيرًا فَكَانَ
لَا يَقُومُ
مِنْ
مُصَلَّاهُ
الَّذِي
صَلَّى فِيهِ
الْغَدَاةَ
حَتَّى
تَطْلُعَ
الشَّمْسُ
فَإِذَا
طَلَعَتْ
قَامَ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Simâk (b. Harb) dedi
ki:Câbir b. Semûre'ye; "Resûlullah (s.a.v.), ile birlikte oturuyor
muydun(uz)? diye sordum. O: Evet çok (oturuyorduk). Güneş doğuncaya kadar sabah
namazını kıldığı yerden kalkmazdı. Güneş doğunca kalkardı, cevabını
verdi."
İzah:
Müslim, mesâcid; Nesaî,
sehv; Ahmed b. Hanbel, V, 89, 91, 97.
Aslında bu hadis-i
şerifin bu babla bir ilgisi yoktur. Bu bakımdan hadisin bu babda zikredilmemesi
lâzım gelirdi. Ancak merhum musannif Ebû Dâvûd metindeki "güneş doğunca
kalkardı.” cümlesini, "Güneş doğunca kuşluk namazı kılmaya kalkardı"
şeklinde anladığı için bu hadisi bu babtaki hadisler arasında zikr etmiştir.
Oysa Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in güneş doğduktan sonra namaz kıldığı yerden
kalkışının kuşluk namazı kılmak için olduğunu gösteren tek bir delile dahi
rastlamak mümkün değildir. Fakat bu kalkışın namazdan ve mescidden çıkmak,
evine veya işinin başına dönmekle ilgili olduğunu ifade eden hadis-i şerifler
vardır. Nitekim Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği şu hadis-i şerif bunlardan
biridir: "Nebi (s.a.v.) sabah namazını kılınca namaz kıldığı yerde güneş
doğuncaya kadar beklerdi."[Ahmed b. Hanbel, V, 100.]
Buraya kadarı
serdedilen rivayetlerden anlaşılacağı gibi, kuşluk namazının kaç rekat olduğu
ihtilaflıdır. Rivayetlerin bazılarından iki, diğer bazılarından dört, bir
takımlarından altı, daha başkalarından da sekiz, on ve on iki rekat kılındığı
anlaşılıyor. Yalnız on rekat kılındığı hadislerde geçmemiş İbn Mesûd (r.a.)'a
mevkuf olarak rivayet olunmuştur.
Rivayetler arasındaki
bu ihtilâf her râvinin gördüğünü veya duyduğunu rivayet etmesinden doğmuş olsa
gerektir. Meselâ râvinin biri yalnız iki rekat kıldığını görmüş ve herkes
gördüğü veya işittiği miktarı rivayet etmiştir.
Bezzâr'ın Zeyd b.
Eslem'den rivayet ettiği şu hadis bu ihtimâlin doğruluğunu te'yid etmektedir.
Zeyd (r.a.) şöyle demiştir: "Abdullah b. Amr'ı, Ebu Zerr'e; "bana
tavsiyede bulun" derken işittim. Ebû Zer, "Sen bana benim Resûlullah
(s.a.v.)'e sorduğum bir şeyi sordun. Resûlullah (s.a.v.):
"Her kim kuşluk
namazını iki rekat olarak kılarsa gafillerden yazılmaz. Kim dört rekat kılarsa
abidler meyâmna yazılır. Kim altı rekat kılarsa, o gün kendisine günah lahık
olmaz. Kim sekiz rekat kılarsa, kânıtlar meyanına yazılır ve her kim on iki
rekat kılarsa, Allah ona cennette bir ev bina eder" buyurdular",
dedi.
Resûlullah (s.a.v.) bir
gün kuşluk namazının iki rekat kılınacağını, başka bir gün altı, daha başka bir
gün sekiz rekat kılınacağım bildirmiştir.
Acaba on iki rekatdan
fazla kuşluk namazı kılınabilir mi? Bu suale Aynî şöyle cevab veriyor: Gerçi
mefhûm-u aded,cumhûr-ı ulemâya göre hüccet değildir. Fakat kuşluk namazı
hakkında on iki rekattan fazla bir aded vârid olmamıştır. Bununla beraber
fazlası hakkında hadis vârid olmaması ziyâde kılınmasının memnu olmasını
istilzam etmez. İbrahim en-Nehaî'den rivayet olunduğuna göre bir adam Esved'e;
"kuşluk namazını kaç rekat kılayım?" diye sormuş. Esved: "Kaç
istersen o kadar kıl" cevabını vermiştir.
Taberî (224-310)
"doğrusu onu muayyen bir sayı ile tahdit etmemektir" demiştir.
Ulemâdan bir cemaat,
kuşluk namazının dört rekat kılınacağına kail olmuşlardır. Hâkim
"Güvenilir hadis hafızlarından müteşekkil bir çok imamla bir arada
bulundum. Onların bir adedi tercih ettiklerini, bu husustaki sahih haberler
mütevatir olduğu için kuşluk namazını dört rekat kıldıklarını gördüm. Benim
görüşüm de budur" demiştir.
Taberî'nin rivayetine
göre, Sa'd b. Ebî Vakkâs ile Ebû Seleme (r.anhûma) kuşluk namazını sekiz rekat
kılarlarmış. Alkame, İbrahim en-Nehaî ve Sâid b. el-Müseyyeb dört rekat kılmayı
tercih ederlermiş.
Bazıları da kuşluk
namazım sekiz rekat kılmanın efdal, on iki rekat kılmanın ise, ekser olduğunu
söyleyerek efdal ile ekser arasında fark görmüşlerdir, fakat buna itiraz
olunmuştur.
Kuşluk namazı
müstehabtır. Bazıları Nebi (s.a.v.)'e vacib olduğunu söylemişlerse de, Hz.
Âişe'nin: "Ben Resûluliah (s.a.v.)'i kuşluk namazı kılarken görmedim"
demesi bu iddiayı reddeder. Bir takımları: "Kuşluk namazı Resûluliah
(s.a.v.)'in hasaisinden idi" demişlerse de, bu söz dahi reddedilmiştir. Çünkü
onu ispat edecek sahih bir haber yoktur.
Ulemâ kuşluk namazının
devam üzere mi, yoksa ara sıra mı kılınacağında ihtilâf etmişlerdir. Zahire
bakılırsa, devam üzere kılmak efdaldir. Çünkü Resulullah (s.a.v.) bir hadis-i
sahihde: "Allah Teâlâ tarifinde en makbul amel. az da olsa sahibinin devam
üzere işlediği ameldir" buyurmuşlardır.
Taberânî'nin
"el-Evsat"ında rivayet ettiği Ebû Hureyre hadisinde Peygamber
(s.a.v.)'in; "Gerçekten cennette Duhâ (yani Kuşluk) denilen bir kapı
vardır. Kıyamet koptuğu vakit bir münâdi çıkarak: Kuşluk namazını devam üzere
kılanlar nerede? Sizin kapınız işte budur. Buyurun! Allah'ın rahmeti ile ondan
girin, diyecektir" buyurduğu bildirilmiştir.
Bir takım ulemâya göre
ise, kuşluk namazını devam üzere kılmamak efdaldir. Bunlar yukarıda
sıraladığımız hadisler meyânında geçen Ebû Saîd hadisi ile istidlal ederler.
Fakat kendilerine:
"Resûluliah
(s.a.v.)'in kuşluk namazını bazan bırakması ümmetine farz olur endişesi iledir.
Ümmet hakkında böyle bir endişe yoktur. Binaenaleyh kuşluk namazını devam üzere
kılmak efdaldir" diye cevab verilmiştir.
Ümmü Hâni hadisi ile
istidlal eden bazı ulemâ kuşluk namazının hafif kılınmasının müstehab olduğuna
kaaildirler. Çünkü Hz. Ümmü Hanî:
"Ben Resulullah
(s.a.v.)'i bunun kadar hafif bir namaz kılarken görmedim" demiştir. Fakat
bu zevatın görüşleri reddedilmiştir. Çünkü Resulullah (s.a.v.)'in hafif kılması
müslümanlann umuru ile meşgul bulunmasındandır.
Kuşluk namazının vakti
güneş doğup ziyası yayıldığı zaman girer, Nevevî (631 - 676) güneşin doğması
ile girdiğini rivayet etmişse de, müstehab olan onu güneş yükselinceye kadar
te'hir etmektir.